Göz tansiyonu denilen ve göz sinirini kalıcı olarak hasara uğratan glokom (göz tansiyonu) hastalığı, son ana dek hiçbir işaret göstermeden görme kaybına yol açabilir.
Bu yüzden, Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Konuralp Yakar, glokomu önlemek için düzenli olarak göz kontrolü yaptırmanın önemini vurguladı.
Glokom, göz içindeki sıvının akışında bir sorun veya tıkanıklık oluşması sonucu göz içi basıncının artması ve bunun da görme sinirine zarar vermesi şeklinde tanımlanıyor.
Uzmanlar, glokomun herhangi bir rahatsızlık veya belirti yaratmadan görme alanını daralttığını ve sonuçta görme kaybına neden olduğunu belirtiyor.
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Konuralp Yakar, hastalığın nasıl teşhis edildiği, nasıl tedavi edildiği ve tedavi sonrası süreç hakkında bilgi verdi.
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Konuralp Yakar, konuyla ilgili şunları söyledi:
“Gözümüzün bu sinsi düşmanı, hiçbir uyarı vermeden ilerleyebilir ve kişiler birden görme kaybı yaşayabilir. Bu nedenle, göz muayenesine gelen herkesin göz içi basıncını ölçüyoruz. Glokom her yaşta ortaya çıkabilir, ancak 40 yaşından sonra risk artar. Yaşlandıkça risk de büyür. Glokom, toplumda yüzde 1-2 oranında görülür ve dünyada körlüğün yaklaşık yüzde 10-15’lik kısmından sorumludur.”
Göz tansiyonu olarak bilinen ve göz sinirine geri dönüşü olmayan bir hasar veren glokom hastalığı, son ana kadar hiçbir işaret göstermeden ilerleyebilir ve görme kaybına neden olabilir. Bu yüzden, Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Konuralp Yakar, glokomu önlemek için düzenli olarak göz kontrolü yaptırılması gerektiğini belirtti.
Glokom, göz içindeki sıvının akışında bir engel oluşması ve bunun sonucunda göz içi basıncının yükselmesi ve görme sinirine zarar vermesi şeklinde ortaya çıkan bir hastalıktır. Uzmanlar, glokomun hiçbir rahatsızlık veya belirti yaratmadan görme alanını daralttığını ve sonunda görme kaybına yol açtığını söylüyor.
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Konuralp Yakar, hastalığın nasıl anlaşıldığı, nasıl tedavi edildiği ve tedavi sonrasında yapılması gerekenler hakkında şu bilgileri verdi:
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Konuralp Yakar, “Gözümüzün bu sinsi düşmanı, son ana kadar kendini belli etmeden ilerleyebilir ve kişiler birden görme kaybı yaşayabilir. Bu nedenle, göz muayenesine gelen herkesin göz içi basıncını ve görme sinirini kontrol ediyoruz. Glokomun en yaygın ve en sinsi türünde, görme alanı yavaş yavaş çevreden merkeze doğru küçülür ve genellikle hasta tarafından fark edilmez. Görme sinirindeki hasar ağırlaştığında, geri dönüşü olmayan bir görme kaybı ortaya çıkar. Ama artık çok geçtir. Glokomun daha nadir görülen türünde ise, göz içi basıncı aniden çok yüksek seviyelere ulaşır ve gözde ağrı, kızarıklık, bulanıklık, ışıkların etrafında halkalar ve mide bulantısı gibi belirtiler oluşturur. 40 yaşından sonra, ailede glokom olanlarda, şeker hastalarında, yüksek miyop ve hipermetroplarda, kortizonlu ilaç kullananlarda, göz yaralanması olanlarda, göz iltihabı geçirenlerde, migreni olanlarda risk daha fazladır. Glokomu teşhis etmek için, rutin göz muayenesinde göz içi basıncı ve görme siniri incelenir. Kesin tanı için, kornea kalınlığı (pakimetre), görme alanı ve göz tomografisi (OCT) gibi testler yapılır. Bu testler sonucunda, göz içi basıncı normal olsa bile görme sinirinde hasar görülürse glokom tanısı konur” dedi.
Hastalığın tedavisi ve sonrasında yapılması gerekenler hakkında da bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Yakar, “Glokomun ilk tedavisi (erişkinlerde) göz içi basıncını düşüren çeşitli göz damlalarıdır. Bazı durumlarda, lazer işlemleri de uygulanabilir. Bu yöntemler yeterli olmazsa, göz içi basıncını düşürmek için cerrahi müdahale yapılır. Bebek ve çocuklarda glokomda, genelde cerrahi tercih edilir. Hastalıktan korunmak için, düzenli aralıklarla göz muayenesi yaptırmak çok önemlidir. Ailenizde glokom olan biri varsa, bunu her göz muayenesinde doktorunuza söyleyiniz. Kortizonlu bir ilaç kullanıyorsanız, doktorunuzun önerdiği süreden fazla kullanmayınız ve göz doktorunuza bildiriniz” diye konuştu.
Glokomun önlenebilir körlük nedenleri arasında ilk sırada olduğunu hatırlatan Dr. Yakar, şöyle devam etti:
“40 yaşından büyükseniz, yılda bir kez açlık kan şekerinizi ölçtürünüz. Şeker hastalığınız varsa, bunu göz doktorunuza söyleyiniz. Glokom tanısı aldıysanız, göz hekiminizin önerdiği tedaviyi uygulayınız. Tedavi olarak göz damlaları kullanıyorsanız, ilaçlarınızı bırakmayınız, bitince hemen yenileyiniz. İlaçlarınızı düzenli ve zamanında damlatınız. İki farklı ilaç arasında en az 10-15 dakika bekleyiniz, ard arda damlatmayınız. Göz doktorunuza kontrole giderken, glokom damlalarınızı zamanında damlatıp geliniz, yanınızda getiriniz. Daha önce yapılmış testler ve ölçümler varsa, bunları da yanınızda bulundurunuz. Birinci derece akrabalarınızı glokom tanınız olduğu konusunda bilgilendiriniz ve onlara da göz muayenesi olmalarını tavsiye ediniz. Unutmayın ki glokom, önlenebilir körlük nedenlerinin başında gelir.”