Toplumsal Cinsiyet Rolleri Eleştirisinde Barbie!

Hey Barbie!

Film, tüm Barbie ve Ken’lerin bir arada uyum içerisinde yaşadığı kadın egemen bir Barbie diyarında başlıyor. 

İtfaiyeci Barbie’den, doktor Barbie’ye kadar tüm kadınların çalışıp işbirliği yaptığı dünyada, Ken’ler ise plajda Barbie’nin ilgisini çekmek için birbirleriyle yarışan, partilerde kavalyelik yapan, Barbie’nin eklentisi gibi görülen yan karakterler. Bu pencereden bakınca kadın egemenliğini dayatan bir film gibi görülse de bu şekilde ilerlemiyor.

Çünkü hikâye, Barbie’nin kusurlu bir bebek olup gerçek dünyaya gelişi ile tamamen değişiyor.

Gerçek dünya ise Barbie dünyasından farklı bir şekilde ataerkil düzene ait.

Barbie bu filme dek, “pürüzsüz bacakları, zayıflığı, toplum tarafından ‘geçerli estetik” görünüşe sahip olması sebebiyle her formda “kusursuzluğun” bir simgesiydi.

Ancak filmde, topuklu ayakkabılarla uyumlanmış havada duran ayak topukları

yere basmaya başlarken, alışılagelmiş kusursuzluğundan uzak şekilde saçı makyajı dağılmış, selülitleri oluşmaya başlayan bir Barbie olarak karşımıza çıkıyor.

Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle kadınlara dayatılan güzellik algısının takıntıya, psikolojik sorunlara ve öz değersizliğe yol açtığını biliyoruz. Bu büyük bir yüktür ve bu yük; dönemin güzellik algısıyla uyumlu güzel görünme zorunluluğudur. 

Film; kadınlara dayatılan güzellik algısına ve içinde bulunduğumuz düzende bir kadının nasıl davranması, ne giymesi gerekliliği ile ilgili basmakalıp düşüncelere eleştirel bir bakış getiriyor.

Yanı sıra, Barbie kendi diyarından çıkıp “gerçek” dünyaya geldiğinde erkek egemen bir toplum olduğunu görüyor.

Barbie’nin yaşadığı ilk his korkuyken, Ken’in ise ataerkil düzenin hâkim olduğu gerçek dünyaya aşık olmasını izliyoruz.

Toplumdaki kadın erkek eşitsizliği ile ilgili bir özeleştiri de Barbie bebekleri üreten firmada hiç kadın yöneticinin çalışmıyor oluşu ile Barbie’nin üreticisi olan Mattel şirketinden geliyor. 

Gerçek dünyada kadınlar, toplumun onlara biçtiği görevleri yerine getirerek erkeklere göre geri planda kalırken; Barbie dünyasında ise erkeklerin vasıfsız olması, değer görmemesi, iki farklı dünyada iki farklı cinsiyetin egemen olduğu bir düzenin zorluğunu bize Barbie ve Ken üzerinden anlatıyor. 

Barbie’nin varoluşsal sorgulamasıyla birlikte bizler de toplumda kadın erkek rol dağılımları ile ilgili düşüncelerimizi, rollerimizi gözden geçirir olduk. 

Bir de sanırım pembeye doyduk 🙂

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir